Yaşlılık, yalnızca biyolojik bir süreç olmanın ötesinde, Sosyal yönleriyle de dikkatle ele alınması gereken bir dönemdir. Özellikle yaşın ilerlemesiyle birlikte bireylerde Engellilik ve Bakıma muhtaç hale gelme endişeleri daha belirgin hale gelir. Yapılan araştırmalar, bu kaygıların aslında yaşlılığın ileri safhalarına gelinmeden çok önce başladığını göstermektedir. Örneğin, 1994 yılında Almanya’da gerçekleştirilen bir çalışmada, 50-60 yaş aralığındaki bireylerin %67’sinin bir gün bakıma ihtiyaç duyacak olma endişesi taşıdığı tespit edilmiştir. Bu oran, Yaşlılıkla birlikte gelen belirsizliklerin bireyler üzerinde ne kadar etkili olduğunu gözler önüne sermektedir.
Yaşlılık ve Engellilik, çoğu zaman birbirine karıştırılan ama aslında farklı yönleri olan iki kavramdır. Genellikle biyolojik eksiklikler üzerinden tanımlansalar da, bu olgular toplumun tutum ve yaklaşımlarıyla da şekillenir. Bir kişinin Yaşlı ya da genç olarak değerlendirilmesi, büyük ölçüde o kişiyi yargılayan bireyin değer yargılarına ve toplumun genel beklentilerine göre değişiklik gösterir. Bu nedenle Yaşlılık, sadece fizyolojik bir gerileme süreci değil, aynı zamanda toplumsal bir tanımlamadır.
Ne yazık ki, Yaşlılığa dair olumlu yaklaşımlara rağmen, 80 yaş ve üzeri dönemde Bakıma ihtiyaç duyma riski ciddi şekilde artar. Tıptaki tüm ilerlemelere rağmen, ileri yaş grubundaki bireylerin büyük bir bölümü günlük yaşamlarını sürdürebilmek için desteğe ihtiyaç duymaktadır. Bu noktada Yaşlılık ve Engellilik, özellikle yaşamın son döneminde iç içe geçmekte ve birçok insan için kaçınılmaz bir gerçek haline gelmektedir.
Bakıma muhtaç Yaşlı bireylerin sayısındaki artış, beraberinde pek çok sosyal ve ekonomik sorunu da getirmektedir. Sosyal harcamalardaki yükseliş, aile bireyleri üzerindeki baskı, Yaşlının toplumdan izole olması ve özellikle Bakım görevini üstlenen kadınlarda görülen Psikolojik ve Fiziksel Sağlık problemleri bu sorunların başında gelmektedir. Bu nedenle, Yaşlı ve Engelli bireylerin Bakım ihtiyaçlarına yönelik çözümlerin yalnızca bireysel değil, toplumsal düzeyde ele alınması büyük önem taşır.
Sonuç olarak, Yaşlılık yalnızca bir gerileme dönemi değil, aynı zamanda toplumun desteğiyle bireyin üretkenliğini sürdürebileceği bir süreçtir. Ancak bu sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için, engelli yaşlı bireylerin bakımına dair farkındalığın artırılması ve sistemli destek mekanizmalarının hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Durugönül, E. (2003). YAŞLILIK VE ENGELLİLİK KİMLİĞİ. Ufkun Ötesi Bilim Dergisi, (1), 31-37.
İşitme Engelli Yaşlılara Bakım
Özel alarmlar, görsel bildirimler ve yazılı iletişim araçları kullanıyoruz.
Görme Engelli Yaşlılara Bakım
Güvenli yönlendirme yolları, rehberlik desteği sağlıyoruz.
Sesli kitaplar, radyo ve teknolojik araçlarla sosyal hayata katılımı destekliyoruz.
Sağlık personellerimiz tarafından bakım desteği sağlıyoruz.
Eğitimli Personel ve Uzman Desteği
Sosyal hizmet uzmanı: Bireylerin ihtiyaçlarını değerlendirir, ailelerle iletişim kurar ve toplumsal uyumlarını destekler.
Hemşire: Düzenli sağlık kontrollerini yapar, ilaç takibini sağlar ve günlük bakımda destek olur.
Psikolog: Yaşlılarımızın duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarına yönelik bireysel ve grup terapileri düzenler.
Bu uzmanlıkların bir arada çalışması sayesinde, engelli yaşlılarımızın yaşam kalitesi artırılır ve kendilerini güvende hissetmeleri sağlanır.
Sosyal Uyum ve Aktiviteler
Hobi atölyeleri, müzik, sohbet grupları ve kültürel etkinlikler ile engelli yaşlılarımızın da aktif bir sosyal yaşam sürmesini sağlıyoruz.
Ailelerle Şeffaf İletişim
Düzenli bilgilendirme ve şeffaf süreçler sayesinde ailelerimizin içi rahat oluyor.
Sonuç
Huzurevimizde her bireyin, engeli ne olursa olsun, güvenli, huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmesi için çalışıyoruz. Çünkü biz inanıyoruz ki her yaşlı değerli, her yaşlı özel.
0 (212) 222 22 48 - 0 (554) 021 31 32